Güvenli Olan Risklidir!

Dünya, güvenli ve rahat olanı arayanların dünyasına dönüşmüş durumda! İş yerinde, aşk hayatında, hatta kendi içsel yolculuklarımızda bile hep güvenli yolları seçiyoruz. Ancak, “güvenli olan risklidir” ifadesi, bu konforun altında yatan derin bir ironiyi ortaya çıkarıyor.

Güvenli kalmaya odaklandığımızda değişimden kaçınırız. Değişim ve ilerlemeye istekli değilsek hayat bizim için bitmiştir. Hatta çoğunlukla üzerimizde ölü toprağını da hissederiz..

Güvenli Yol İllüzyonu

Güvenli yol genellikle en kolay, en az dirençle ilerlenen yoldur. Bizler bu yolu, hata yapma korkusuyla ya da toplumun onayını yitirme korkusuyla seçeriz. Aynı işte yıllarca aynı görevi sürdürmek, benzer ilişkilerde kalmak ve hep bildik olanı tercih etmek… Ancak bu güvenlik hissi, aslında bir yanılsamadır.

Yeni başlayan doğa yürüyüşçüleri, karanlıkta tek başına kamp yapmaktan veya patikalarda yürümekten korktuklarını söylerler. Ancak, bu kişilerden kaçı evde oturup ‘güvende’ oldukları için televizyon izlerken, aslında kanser gibi ölümcül bir hastalığa yakalanıp bunu öngöremedikleri için ölebileceğini düşünür? Korkular yüzünden hayatı yaşama fırsatını kaçırmak ‘güvenli’ değil, pişmanlık doğurur.”

  • Büyümenin Önündeki Bariyer: Güvenli yollar, kişisel ve profesyonel gelişimi engelleyen bariyerlerdir. Sürekli aynı şeyleri yapmak, yaratıcılığı ve yenilikçiliği öldürür, bizi monotonluğun kucağına iter.
  • Risk, Tehlikeli değil mi? Birçoğumuz risk ile tehlikeyi aynı sanırız, ama gerçek öyle değil. Mesela, paraşütsüz bir uçaktan atlamak isteyen birine aptalca ve tehlikeli derim. Ama aynı kişi eğitimli bir rehberle paraşütle atlamayı planlıyorsa, bu tehlikeli değildir; hesaplanmış bir risktir.
  • Hayatta her an bir kaza olabilir, ama yaşamak tehlikeli değildir. Evden hiç çıkmamayı seçerseniz bile, damar tıkanıklığından veya merdivenden düşmekten ölebilirsiniz. Güvenli oynamak bizi kötü olaylardan korumaz, sadece harika deneyimleri kaçırmamıza neden olur.
  • Hesaplanmış, akıllıca riskler tehlikeli değildir. Biraz plan, içgüdü ve sağduyu yeter. Risk almak, korku ve şüphenin bizi yönlendirmesine izin vermektense, farklı bir yol seçmektir. Hayatın bizi odüllendirmesi için fırsat vermektir.
  • Fırsatların Kaybı: Seçimleri yalnızca güvenli olandan yana kullanmak, bir anlamda fırsatların kapısını kapatmaktır. Risk almak, yeni deneyimlere açılmak, büyük başarılar ve kişisel tatminler getirebilir.

Bağımlılığın Zincirleri

Güvenli limanlara uzun süre tutunmak, bizi kendi ayaklarımız üzerinde sağlam bir şekilde durmaktan alıkoyar. Bu tür bir bağımlılık, bizleri dış etkenlerin insafına terk eder; işten çıkarılma, ekonomik krizler, ya da beklenmedik değişiklikler karşısında son derece savunmasız ve kırılgan hale getirir. Bu yüzden güvenli olan risklidir!

Güvenli limanlar, geçici bir barınak gibi görünebilir, ancak aslında bizi gerçek dünya ile yüzleşmekten kaçınarak, kendi potansiyelimizi keşfetmekten ve geliştirmekten mahrum bırakır. Bu bağımlılık, bizi özgürlüğümüzden mahrum eder, kişisel ilerlememizi sekteye uğratır ve hayatımızı kontrol altında tutma yeteneğimizi zayıflatır. Güvende kalmayı seçmek, başarıdan vazgeçmektir.

Gerçek güvenlik, kendi ayaklarımız üzerinde durabilmekte, değişen koşullara uyum sağlayabilmekte ve zorluklara karşı dayanıklı olabilmekte yatar. Kendi güvenliğimizi kendi ellerimizle inşa ettiğimizde, hayatın fırtınalarına karşı çok daha dayanıklı oluruz. Her adım bir risktir; ama en tehlikeli adım, atılmamış olandır

Riskin Büyüsü

Risk almak, insanlık tarihinin en büyük atılımlarını temsil eder. Risk, ilerlemenin, büyümenin ve keşfetmenin anahtarıdır. Korkunun olduğu yerde fırsat gizlidir.

Güvenli olanın cazibesine kapılmadan, cesur adımlarla hayatın sunduğu maceraları da deneyimlemek gereklidir. Gerçek başarı ve gelişim, o aldatıcı sıcaklıktan çıkıp, riskin serin sularına dalmayı gerektirir. Bu yolculukta, bilinmeyenin karanlığında yeni yollar keşfetmek ve kendi potansiyelimizi ortaya çıkarmak için savaşırız.

Hayatın en büyük hazineleri, sakin suların değil, fırtınalı denizlerin ötesinde saklıdır. Kendimizi bilinmezliğe teslim ettiğimizde, sadece hayatta kalmakla kalmaz, aynı zamanda gerçekten yaşarız.

Her adım, her karar, bizi daha güçlü, daha bilge ve daha cesur yapar. Bu yüzden, korkularımızı terk edip, özgürlüğün ve başarının gerçek anlamını deneyimlemek için hayatın bize sunduğu sonsuz imkanları görmeliyiz. Hayat, güvenli limanlarda değil, açık denizlerde, kendi kaderimizi yazarken yaşanır.